Kime, neye kızıyorsun farkında mısın?
Anne karnındaki bebeği öldürecek kadar gözü dönmüş,
Üç kuruş haram para için insanlığın düşmanı uyuşturucuyu taşımaktan ve satmaktan imtina etmemiş, fuhuş ve insan ticareti yapacak kadar ahlaksızlaşmış,
Tersinden de olsa bir yükseklik ifadesi olduğu için kendisine alçak demenin bile iltifat sayılacağı kadar düşkün,
İnsanlıktan nasibini almamış bu iman ve ahlak yoksunlarına kızıyorsun, ormanları yakıyorlar diye.
Kış kışlığını, puşt puştluğunu diyorlar ya işte öyle aslında.
Yedi düvelin hiçi, piçlik yapıyor.
Sen, piçin hiçliğine kızıyorsun.
Hiçtir o!
İnsanlık değerlerinden yoksun olduğu için, insani ölçülerle yaklaşıp onu değerlendiremez, onu var sayamaz, ona -olumlu ya da olumsuz- bir kıymet atfedemezsin.
Yani ona kızamazsın.
Piçtir o!
Aşüfte bir kadının üç otuz paraya gönlünü eğlendirdiklerinden hangisinin mahsulü olduğu belirsiz;
peyda edilmiş ve atılmış olduğundan kimliksiz;
Dizini koyacağı bir toprağı olmayan yersiz yurtsuz bir piçtir o!
Bu sebeple ondan bağlılık, erdem ve ahlaki davranışlar göstermesini bekleyemeyeceğiniz gibi,
Islah olmasını da bekleyemezsin.
İtlaf edersiniz ancak.
Hakkındır.
İtlaf etmezsen,
Evine otağına,
Yerine yurduna
Ağacına kuşuna
Canına canlarına kast eder.
İtlaf etmezsen,
Bu senin kendine, evlatlarına, yurduna, devletine, milletine ve Allah'a karşı işlediğin suçundur.
İşte tam da burada duruyor ve öfkeleniyorsun!
Suç bastırıyorsunuz aslında onlara bağırarak,
İte insan muamelesi yaptığın için gelinen bu duruma bir şekilde sebep olduğunu bildiğinizden vicdanına oynuyor, kendini temize çıkarmaya çalışıyorsun.
Sen yaş kesenin başının kesildiği,
Hayvanın sırtına vurulan yükün ağırlığından sahibinin sorumlu tutulduğu bir hukuk düzeninin sahibi;
Tabiatın içinde, tabiatla birlikte yaşayan,
Taşın da canı vardır, o da kendi dilinde Mevla'yı zikreder diyen;
Vatanının dağına taşına, kuşuna ağacına hürmet eden bir milletin evladıydın ya,
Birçok haslet gibi bunu da kaybettin,
Betonun ve üç kuruşun aşkına.
Kabahatlerinin buydu evveli!
Salisen; iman, milliyet ve vatan sevginin önüne geçirdiğin, ne zaman delisi olduğunu bilmediğim bu hastalıklı demokrasi aşkından (!) sebep ne kadar kımıl zararlısı türünden insansı varsa bunlara gösterdiğin müsamahadır,
Yaptığı kötülüğü görmezden gelmendir icabında, kabahatin.
Düşünsene sen, milletin mukaddeslerinden olan ve millet dışında hiçbir şeyin menfaatinin düşünülemeyeceği ve konuşulamayacağı yere Türk’ün ve İslam’ın düşmanlarının doldurulmasına, milli vicdanın makes buldugu milli mecliste bu türden kımıl zararlılarının adeta besiye çekilmelerine müsaade ettin.
Müsaade etmek bir yana, kürsü dokunulmazlığı, İfade hürriyeti ayağına milletin canına kast eden kuduz köpekleri sahiplenen, onlara yardım ve yataklık yapan takım elbiseli, döpiyesli bu teröristlere ses çıkarmadın.
Batı kızar, korkusuyla demokrasicilik oynayıp bu besleme tayfasını cehennemin kuyularına atmak yerine,
Onların bu milletin askerine ve polisine, milli ve manevi değerlerine, birliğine ve bütünlüğüne hakaret etmesine göz yumdun.
Dağda yaşayan, insan müsveddesi demenin bile kendilerine iltifat sayılacağı,
Hem duyguları hem söylemleri hem de eylemleriyle vahşi hayvanlara rahmet okutan,
Belhüm adal bile olamayacak kadar kalitesiz ve karaktersiz ;
Zerdüst'ün piçleri, ateşperest, bu kimin evladı olduğu belki olmayan üç buçuk soysuza şirinlik yapanlarla bunların ardından zağarlık yapan liboş entellere reverans yaptığın;
Teröristin karşında olanına duyduğun öfkenin benzerini yanında durarak teröriste moral destek verip Türk'e ve Türklüğe her fırsatta saldıranları ideolojik zaafların sebebiyle hoş gördüğün
Ve güya öykündüğün Osmanlı'nın yaş kesenin başını kesmek ilkesini görmezden gelip kesilen yaşların yerine Tanrı'ya meydan okurcasına göğe yükseltilmiş ucube gökdelenler diktiğin/ dikilmesine göz yumduğun müddetçe daha çok it ormanlarımızı yakacaktır.
Elbette atalarını sevecek ve sayacak, her fırsatta onları rahmetle yad edecek, ruhlarına Fatihalar göndereceksin;
Elbette senden olanı benimseyecek ve sevecek, onu doğru yola iletmeye çalışacak, onunla birlikte hareket edecek, her kötülüğü birlikte karşılayacak, her güzelliği onunla paylaşacaksın. Milliyetçilik, milletini sevmektir evet ama vatan sevgisi hem milliyetçiliğin hem de imanın bir cüzü olarak ortadadır.
Ve vatanı sevmek kabirleri ve türbeleri kutsamak değildir.
Vatan sevgisinin esaslarından birinin de vatanın otunu ağacını, kurdunu kuşunu korumak olduğunu unutmayıp memleketimizin ciğerlerini yakanların ciğerlerini yakma vaktidir.
Önce ciğerlerimizin ateşini söndür, sonra ciğerlerimizi yakanların çanına ot tıka.
Her cenahtan siyasinin üç buçuk oy için milleti bölen, vatanın bütünlüğünü tehdit eden, milletin çocuklarını ve çocukları mesabesindeki tabiatını yok edenleri temsil eden her kim varsa onlara tolerans gösterenlerini de kahrının pençesinde tuzla buz et.
Mademki vatan sevgisi, ona hizmetle ölçülür,
Önce siyasi duruşunu şöyle bir yokla, üstünü başını topla, Türk’e layık bir fikre ve bir harekete dâhil ol.
Mademki Korkma diye başlıyor İstiklal Marşı’n, korkma.
Hakikati bağıra bağıra söyle.
De ki, bu devlette bu toprakta benim!
Bu yanan ağaç, bu kavrulmuş sincap, bu çaresiz ayı ve bu toprağın altında ve üstünde olan her şey atalarımın terekesinden bana kalan mirastır.
Çaldırmam, yaktırmam, yıktırmam!
Bu kötülüğü yapanı değil sadece, bunu engellemekle görevli olanların ihmali varsa onları da cezalandırırım, de.
Demekle kalma, dediğini yap.
O zaman kesinlikle geçecektir yurdunun üstündeki bu ufunet.
Şimdilik beddua edeyim kötüye ve senin uyanmanı bekleyeyim.
İki ağaç parası göndereyim TEMA’ya ki çıplak kaldığını fırsat bilip otel dikmesin bir açgözlü oraya.
Bize de geçmiş olsun inşallah milletim
Başın sağ olsun talihsiz yurdum!