Korona krizi, tarihte önemli bir dönüm noktası, toplumsal ve ahlaki olarak da büyük değişimlerin habercisi olabilir mi?
Bu, milyonlarca kişinin enfekte olduğu, yüz binlerin hayatını kaybettiği, dünya ekonomilerinin durgunluğa sürüklendiği ve kitlesel işsizliğin arttığı bir dönemde, yersiz bir soru gibi görünebilir.
Ancak koronavirüs salgınının, şimdiye kadar yıkılmaz denilen zihinlerdeki duvarların yıkılmasına yol açtığı, değişimin ve reformların itici gücü haline geldiğini dile getirenlerin sayısı artıyor.
Ne pahasına olursa olsun: Önce sağlık
Alman felsefeci Markus Gabriel, "salgın bize, ekonomik kaygılarımızı her zaman birinci öncelik olarak görmemeyi başarabileceğimizi gösterdi" dedi.
"Der Spiegel" dergisine verdiği röportajda Gabriel, "Bizler ahlaki olarak doğru olanı yaparak, tercihimizi sağlıktan yana kullandık. Üstelik bunu ekonomik açıdan büyük bedeller ödemeyi göze alarak yaptık" dedi.
Peki, koronavirüs, alışveriş ve tüketim çılgınlığını geride bırakarak, küreselleşme ile ilgili eleştirel bir değerlendirme yapmamızın önünü açabilir mi? Uzun süredir geri plana ittiğimiz etik sorularla yüzleşmemizi sağlayabilir mi?
Dünya
Yayınlanma: 12 Ağustos 2020 - 09:04
Korona salgını Almanya'da değişimi tetikledi
Salgınla etkin mücadele için hükümetleri hızlı önlemler almaya zorlayan korona krizi, istendiği takdirde dünyada değişim ve reform sürecinin çok daha hızlı gerçekleşebileceğini gözler önüne serdi.
Dünya
12 Ağustos 2020 - 09:04
Bu haber
684 defa okunmuştur.
İlginizi Çekebilir