Koronavirüs psikolojisini yenmenin 10 altın şifresi

TAKİP ET

İnsanın ilk güven duygusunun hayatının ilk yıllarında kendisini yetiştiren insanlarla ilişkileriyle geliştiğini ifade eden Dr. Semiha Tufan, beklenmedik şekilde hayatlarımıza giren ve günlük hayatımızın ritmini değiştiren, koronavirüsün yol açtığı hastalığa yakalanma korkusunun kişilerin güvende olma duygusunu zedeleyerek hayatlarının devamı üzerindeki kontrollerinin kaybolacağı hissini yaşattığını söyledi.

Virüsle ilgili belirsizlik durumunun da kişilerde güven duygusunu zedeleyerek kaygı ve korkuya neden olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Semiha Tufan, “Virüs gibi gözle görülmeyen ve ölümcül olabilen bir tehlike karşısında aşırı kaygı ve korku duymak, insanda belli fizyolojik süreçleri tetikler. Korku ve kaygı hissettiğimizde beynimiz, sinir sistemimiz vasıtasıyla vücudumuza kendini koruması için ‘Savaş’ ya da ‘Kaç’ sinyalleri gönderir. Bu da vücudun bu süreçlere hazırlanması için stres hormonlarının salgılanmasına neden olur. Stres hormonları kalp atışımızı ve nefes alıp verişimizi hızlandırır, kan basıncımızı yükseltir, tetikte olma hali yaratır. Vücudumuzu savaşması ya da kaçması için aktif tutar. Kaygı ve korkunun belli düzeyi bizi hayatta tutmak ve tehlikelere karşı savunmada olmamız için gereklidir. Ancak kaygı ve korku duygusu kontrolden çıktıkça bize zarar vermeye başlar” açıklamasında bulundu.

DURUMU İNKÂR EDENLER OLABİLİR!

Genel olarak toplumdaki insanların koronavirüs ile savaş sürecinde yaşanan ‘belirsizlik duygusuyla’ mücadelede iki farklı yolu tercih edebilenler olabileceğini vurgulayan Uzm. Dr. Semiha Tufan, “Bazılarımız belirsizlik duygusunu en aza indirmek için bir takım tedbirleri ellerinden geldiğince artırma gayreti içine girerken bazı kimseler de belirsizlikle başa çıkamayacakları korkusuna kapılarak bu zorlu sürece teslim olur, ya kendilerini korumaktan vazgeçer ya da durumu inkâr yoluna gidebilirler” dedi.