Katar Dışişleri Bakanı: Saldırganca bir eylem bağımsız bir ülkeye hakaret!

TAKİP ET

Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al  Sani, ülkesine yönelik siyasi, ekonomik ve sosyal ambargoyu "saldırganca bir  eylem, bağımsız ve egemen bir ülkeye hakaret" olarak nitelendirdi.

Al Sani, CNN International kanalına verdiği mülakatta, ambargo  uygulayan ülkelerin Katar'dan uluslararası hukuka aykırı taleplerde bulunduğunu  belirtti. 

Ülkesinin uluslararası hukuku ihlal eden hiçbir isteği kabul  etmeyeceğini ifade eden Al Sani, "Sadece Katar'la kısıtlı kalan uygulamaları  kabul etmeyeceğiz. Çözüm, herkesi kapsamalı." dedi.

Al Sani, İran'la özel ilişkisi olduğu gerekçesiyle Katar'ı suçlayan bu  ülkelerin İran aleyhinde hiçbir uygulamada bulunmadığına dikkati çekerek, "Bu  nedenle Katar aleyhinde gerçekleştirilen uygulamalar, saldırganca eylemlerdir.  Katar'a yönelik ambargo saldırganca bir eylem, bağımsız ve egemen bir ülkeye  hakarettir. Bu uygulamalar başka nedenlerle ilgili, İran'la değil. Al Jazeera  kanalının kapatılması konusu tartışılamaz. Katar devletinin egemenliğine zarar  veren hiçbir talep tartışılmayacaktır." ifadelerini kullandı.

Katar'ın teröre karşı duruşu

Katar'ın terörü finanse ettiğine ilişkin iddiaları yalanlayan Al Sani,  "Herhangi Katar vatandaşı, bir terör örgütünün finanse edilmesine ya da terör  eylemine karışırsa, yaptığından sorumlu tutulacaktır. Faillerinin yargılandığı  pek çok bireysel vaka bulunuyor." dedi.

Al Sani, Katar Emiri'nin "ülkelerin terör kavramının birbirinden  farklı olabileceğine" ilişkin açıklamasını hatırlatarak, ülkesinin hala bu görüşe  bağlı olduğunu belirtti.

Katar Dışişleri Bakanı, bu bağlamda Birleşmiş Milletler Güvenlik  Konseyi tarafından "terörist" olarak nitelendirilmedikçe hiçbir örgütü bu şekilde  sınıflandırmayacaklarını dile getirdi. Al Sani, Hamas'ın İsrail ve ABD gibi  devletler tarafından "terör listesine" alınması ışığında, harekete mensup bazı  isimlerin ülkesinde bulunmasına ilişkin ise şunları söyledi:

"Katar'da Hamas'ın siyasi bürosu bulunmaktadır, askeri düzeyde bir  temsili söz konusu değil. Hamas'ın siyasi üst düzey yetkilileri Gazze'de  bulunuyor, bazıları ise Katar'da. Bu kişiler, Katar'ın ara bulucu olduğu ulusal  uzlaşı müzakerelerine katılmak için geldi. Uluslararası toplum tarafından da  desteklenen bu görüşmeler, ABD ile koordineli gerçekleşti. Katar, Hamas'ı değil  Gazze halkını destekliyor."

Mısır'ın  terör listesine aldığı Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nı  (İhvan) Katar'ın terör örgütü olarak nitelendirmediğini belirten Al Sani, bununla  birlikte ülkesinin İhvan'a kefil olmadığını ve teşkilatın Katar'da bir varlığının  olmadığını vurguladı.

Katarlı Bakan, İhvan'ın siyasi bir teşkilat olduğunu hatırlatarak,  "İhvan, bazı ülkelerde faaliyet gösteriyor. Bunlar arasında Katar'a ambargo  uygulayan ülkelerden Bahreyn de var. Bu çifte standart anlamına geliyor. Bir  taraftan İhvan'ın terör örgütü olarak nitelendirilmesi talep edilirken diğer  yandan bunu talep eden ülkelerden Bahreyn'in parlamentosunda İhvan'a mensup  kişiler bulunuyor." dedi.

Al Sani, Nusra Cephesi'nin alıkoyduğu ABD'li bir gazetecinin serbest  bırakılmasında yardımcı olan Katar'ın bu örgütü desteklediğine yönelik iddialar  hakkında ise, "Nusra Cephesi ya da diğerleriyle muamelemiz, onların fikirlerini  onayladığımız anlamına gelmiyor. Bu mevzudaki rolümüz, aralarındaki diyaloğu  kolaylaştırmak için ara buluculuktan ibaretti. Bizim onlarla direkt bir  irtibatımız da yok." diye konuştu.

Katar-ABD ilişkileri

Katar ile ABD arasında çok güçlü bir ilişki olduğunu ifade eden Al  Sani, Washington yönetiminin krizin çözüme kavuşması için çaba sarf ettiğini  aktardı.

ABD'nin ambargoyu uygulayan ülkelerin isteklerini sunması için pek çok  adım attığını ve ara bulucu rol oynadığını vurgulayan Al Sani, "ABD Başkanı  Donald Trump, Katar Emiri ile telefonda görüştü. Görüşmede, krizin çözülmesi  gerektiğini vurguladı, gerginliğin tırmandırılmaması çağrısında bulundu. Bizim  için ABD'nin tutumu budur." ifadelerini kullandı.

Krizin arkasındaki muhtemel nedenler

Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, krizin  neden kaynaklandığına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.

"Katar devletinin bağımsızlığı ve politikası, krizin arkasındaki  nedenler arasında olabilir." diyen Al Sani, Katar'ın politikasının her zaman  bağımsız olduğunu, diğer taraflarla vizyon konusunda ayrılık olsa da bunun Körfez  ülkelerinin kolektif güvenliğini asla etkilemediğini söyledi. Katar'ın hiçbir  zaman bir Körfez ülkesinin güvenliğini hedef almadığını vurgulayan Al Sani, böyle  bir şeyin etkilerinin kendilerine de döneceğini belirtti.

Katar'ın her zaman barış yanlısı bir politika izlediğini söyleyen Al  Sani, şunları kaydetti:

"Büyük devletler, küçük devletlerin kendilerinin rolünü etkilemesinden  rahatsız olabilir. Ancak Katar böyle bir şey yapmadı, sadece dünya barışını  sağlamak için halkları birleştirmeye yönelik bir girişim olarak uluslararası  mekanizmaları açık, net ve şeffaf şekilde kullanarak uluslararası düzeyde aktif  bir oyuncuydu. Dünyada savaş çıkarmak istemiyoruz, aksine dünyada barışı sağlamak  adına sorunların diplomatik yollarla çözüme kavuşması için her daim çabalıyoruz."

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Yemen, Mısır ve  Bahreyn 5 Haziran'da yaptıkları açıklama ile Katar ile tüm diplomatik  ilişkilerini kestiklerini duyurmuştu. Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn,  ülkelerinin hava sahasını Katar'a kapatarak, Katarlı diplomatların 48 saat içinde  ülkelerinden ayrılmasını istemişti.

Katar'a ambargo uygulayan 4 ülke, ilişkilerin düzeltilmesi için Doha  yönetimine "Türkiye'nin Katar'daki askeri üssünün kapatılması, İran ile  ilişkilerin kesilmesi ve Al Jazeera televizyonunun kapatılması" gibi şartların  bulunduğu 13 maddelik bir talep listesi yöneltmişti. Doha yönetiminin bu talep  listesine cevabını iletmesinin ardından dün Mısır'ın başkenti Kahire'de bir araya  gelen dört ülkenin dışişleri bakanı, Katar'a yönelik siyasi ve ekonomik ablukanın  süreceğini açıklamıştı.